3.bölüm
Saat sekizde kızlarla beraber o çok meşhur falcıya gittiler.Falcı önce delikanlıyla görüşmek istediğini söyledi.Çok gergin göründü.Bana bakarak anlatmaya başladı.
-Şuanda çok sıkıldığını hisssediyorum.Ergin sen dedeni ve dayını aynı kazada kaybettin.
-Bunları size Esra’mı söyledi.
-Hayır diyerek anlatmaya devam etti.Geçmişinde ki bazı olaylar seni etkilemiş olmalı ki herşeyi olağanüstü şekilde değiştirdiğini görebiliyorum.En ince ayrıntısına kadar
-‘Saçma!Beni tanımıyorsun bile burdan gitmeliyim ‘diyerek ayağa kalktı.
-Ya kardeşin hala senin için onda bir umut var mı?
-Kardeşime ne olacak ki!
-Artık çocuk değilsin bilmelisin ki sen kendini tanrının yerine koyamazsın.O şuanda çok hasta ona yine yardım edeceksin öyle değil mi?
-Bu seni ilgilendirmez.Hem o çok iyi birazdan annemlere gideceğim senin ve senin bu saçmalıklarının kimseye fayda sağlamadığını herkese söyleyeceğim.
Kızlar içeriden yüksek sesler geldiğini duyunca kapıyı açtılar.Ergin Esra’ya baktı ve ‘Beni bu saçmalıklar için mi buraya getirdin dedi.’Bu falcı bir yalancı herşeyi atıp tutuyor herkesi kandırıyor kimsede bir şey demiyor.Falcı Ergin ‘e sert bir şekilde baktı’Annattıklarım yalnızca senin içindi yalnızca senin için,fazla bir şey söylemeyeceğim.Annene selam söyle beni hatırlıyordur hem nasıl unutsun ki sizin nasıl doğacağınıza tanıklık ettim.’
Delikanlı eve vardığında kapıyı annesi açtı ve daha merhaba demeden ilk sözleri şu oldu:
-Anne bil bakalım nereden geliyorum?
-Nereden oğlum?
-Şu herkesin konuştuğu falcıdan
-Senin fala inandığını bilmiyordum
-İnanmak değil anne asıl soru şu ben falcıdan çıktığımda sana selam söylememi istedi.Onu tanıyormusun?
-(Yaşlı kadın oğlunun gözlerinin içine bakarak)Evet dedi tanıyorum.
-O zaman söyledikleri doğru öyle değil mi?
-Sana ne söyledi bilmiyorum ama sizin doğumlarınızı tahmin etti ve yanılmadı.
-Bana ne söylediğini biliyormusun?
-Hayır nedir?Ama böyle olmayacak sen içeri geç ayakta olmaz hem sana çok sevdiğin kurabiyelerden yaptım.
-Peki anne salonda seni bekliyorum.
Anne odaya girdiğinde oğluna çay ve kurabiye verdi.Oğlunun yarım kalan konuşmasını dinliyordu.Ergin aniden annesinin elini tutarak:
-Yusuf nasıl?
-İyi neden sordun?
-Merak ettim hiç görüşemiyoruz ama ona selamımı söyle yakında yanına geliceğim.
-Çalışıyordu eve geç saatte dönüyor.
-Babam nasıl?
-O eskisinden daha iyi durumda.
-Bunu duyduğuma sevindim.Anne ben gitmeliyim ama söz sana geri döneceğim
-Peki oğlum sağlıcakla kal!
Nihayet Ergin evden ayrılmıştı anne hastahanede duran babasını aradı.Yusuf’un hastahanede olduğunu daha bilmiyordu.Nesrin hanım oğlunun hastahanede olduğunu söylememişti.Ergin evden mutlu bir şekilde ayrılmıştı aynı hafta içerisinde okulunun kampüsünde bir olay yaşandı.Onun çok eski bir arkadaşı ölmek üzereyken hastahaneye kaldırılmıştı.Ergin:
-Esra o benim iyi bir dostumdu.Bir ara onu ziyarete gidelim ne dersin aşkım
-Olur tabi ama önce bize verilen şu tezleri profösöre vermemiz gerek.
Sınıfın en gaddar ve acımasız öğretmeni ‘siz dedi siz,ikiniz dışarıda beni bekleyin!’Ergin
-Galiba dersinden bırakacak!
-(Esra biraz korktu.)Ama bizde hata dedi derste konuşmamalıydık.
Sert kadın dışarıda konuşulanları kapının arkasında duymuş olmalı ki:
-İnsanın kendi hatasını anlaması güzel dedi alaycı bir tavırla.Siz ikiniz bana vericeğiniz tezi tekrar gözden geçirin.
Bu gençler için hayal kırıklığı olmuştu yaptıkları ödevi tekrar yapacak ve o cadı kadına teslim edeceklerdi.
Esra çıkışta sevdiğine bir sürpriz yaptı ona çok sevdiği bir armağan almıştı daha doğrusu onun küçükken çok sevdiği eski bir şarkıydı.Ergin böyle hediyeleri pahalı hediyelerden daha fazla seviyordu manevi hediye onun için daha kıymetliydi.Ergin karşıda duran çiçekçiden bir demet papatya ve bir demet kırmızı gül aldı.Belli ki gidecekleri yer çok farklı olmalıydı.Papatyaları Esra’ya uzattı.Genç kız kır çiçeğini şöyle bir kokladıktan sonra Ergin’e baktı o sıra yağmur yağmaya başlıyordu.Ve o muhteşem şarkı iki sevgilinin kulaklarında yankılanıyordu.’Arnavut kaldırımı’Bu parça çok güzeldi.Esra uzunca Ergin’in dizi dibindeyken o ilk bakışmadan sonra:
-Diğer çiçek kime?
-Ne çabuk unutuyorsun?Hastahaneye gidecektik.
-Evet hatırladım kızın durumu ciddiyetini hala koruyormuş.
-Tanrı yardımcısı olsun hadi gidelim
Aynı hastahanede kızla beraber Yusuf’ta yatıyordu.Ergin biraz duraklar gibi oldu.Esra:
-Neyin var?
-Yok birşeyim.
-(Ergin’in burnunun kanadığını gören genç kız)Burnun kanıyor
-Sahimi söylüyorsun.
-Seninde hastahanede muayane görmen gerekiyor bu kaçıncı?
-İyiyim ben hadi gidelim.
Gençler sonunda hastahane yolunu tuttular.