33.Bölüm
Genç adam elindeki sopayı kaldırdı.”Yok dedi böyle olmayacak,bize yakışanı yapalım.Ayağa kaldır!”
***
Hastanede ise karışıklık vardı.Doktor Naz Hanım koşar adımlarla Ergin’in odasının kapısını açtı.”Aman Allah’ım!”
Doktor soğuk kanlılığını korudu bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Genç doktor:
-Kriz mi?
Naz Hanım,genç doktora baktı.
-Evet.Bakar mısınız?Bacakları kaskatı kesildi.
-Ama her şey çok iyi gidiyordu.
-Paranoyadır ya da diğer bir değişle şizofreni ileri dereceye gidiyor.Çıkmadan odama gel.
-Peki efendim.
-Çabuk olursan sevinirim
***
Aslı,yengesine sarıldı.”Birileri onu öldürecek!”
Esra:
-Korkuyorum Aslı.Hem de çok.
İki polis birbirleri ile konuşuyordu.”Nerede?”
“Bilmiyoruz.”
“Bu kadar olaydan kurtulmayı başaran adam buradan da kurtulur.Bak görürsün yine polisleri suçlarlar.”
“Biz bir şey yapmadık ki.”
“Daha ne yapamadığımızı mı soruyorsun?Adam firari.”
Esra:
-Aslı,şimdi Ergin’in peşinde olacaklar değil mi?
-Evet yenge.
-O kaçmadı.Hem niye kaçmaya teşebbüs etsin ki?Yoksa ona bebek hakkında bir şey mi söyledin?
-Hayır,söylemedim.
***
Baş savcı odasına askerleri çağırdı.”Bunlar iyiden iyiye azıttılar.Ne demek kaçmak?Bana o Süleyman YÜKSEL ’i getirin.Ona soracaklarım var.
“Peki efendim.”
Hapishanede ise ayaklanma çıkmaya çok az kalmıştı.Baş Gardiyan:
-Baba gitmemiz gerekiyor.
-Ulan!Adamı güle oynaya cezaevi arabasına bindirdik.Bu ne oluyor?
-Onu müdürüm sana soracak.
Seyfi içinden söyleniyordu.”Birileri çok büyük bir oyun peşinde.Ergin yok,üstelik ölen askerler var.Bir de Süleyman Baba’nın göz altına alınması dedi ve koğuşa sırtını dönerek:
“Herkes dikkat edecek!En ufak hatada bizi de alırlar.”
“Peki Seyfi Abi tünel ne olacak?”
“O hâlâ duruyordu,öyle değil mi?”
“Evet abi.”
“Kapatın gitsin.Babayı boşuna odasına çağırmıyordur.”
“Abi,ya Ergin dönecek olursa.”
“Onun işi şimdi bizden daha zor.Onu aldıklarına göre beslemeyecekler herhalde.Allah yardımcısı olsun.”
Müdür,Baba’ya bakarak:
-Ben size başınızı belaya sokmayın dedim.
-Senin başın belayı girdimi ki bizimde girsin müdür bey?
-Ne yani benim yaptığımı mı söyleyeceksin?
-Şu anda ben ne anlatırsam dinlerler,sen kafanı yorma ama senin yerinde olsam çok rahat uyumazdım.Sonuçta olay bu hapishanede yaşandı.Peki başımızda kim var?”Siz”
-Benimle ne ilgisi var kardeşim.
-Bilmiyorum.Bende o yüzden soruyorum.Beni buraya niçin çağırdın?
-Gardiyan bununla konuşulmuyor işi size devrettim.Birazdan savcı gelecek ona da böyle yanıt vermesin.”Ezin gitsin!”
-Ulan,bu delikanlı adama yapılmaz.O saatte hapishaneden arabanın çıkacağını bir tek sen biliyordun.
Baba,hücreye götürüldükten hemen sonra savcı arabayla hapishanenin bahçesine geldi.Müdür pencereden savcıya bakıyordu.”Tabi aracın kalkış saatini ben biliyordum dedi.”
Sonra ıslık çalmaya başladı çok rahat görünüyordu.Savcıya;karısının ona seslendiği gibi seslendi.
”Canım buraya kadar gelmenize ne gerek vardı.”
“Üslubunuza dikkat edin müdür bey!”
“Peki efendim.Ne alırdınız,uzak yoldan geliyorsunuz.”
“Ergin AVCI’nın nerede olduğunu söyleyin,hemen gidelim.”
“Ne lanet adammış,ben yazar diye iyi konuk ettim.”
“O hâlâ yazar müdür bey.”
“Tamam ne öğrenmek istiyorsanız söyleyeceğim.”
“Süleyman YÜKSEL’i bu odada görmek istiyorum.”
“Efendim,o bugün hasta olduğu için revire kaldırıldı.İçeride iyi durmamış,kavga etmiş.”
Süleyman Baba odaya geldiğinde iyiden iyiye kendinden geçmişti.
Savcı Bey:
-Bu adamı kim bu hale getirdi?
Müdür:
-Aralarında kavga çıkarmışlar.
-Ama hâlâ kan kokusu taze.Siz benimle oyun mu oynuyorsunuz.Sizinle görüşeceğiz müdür bey!Ne tutumunuzu ne de üslubunuzu beğenmedim.Ergin AVCI davasına adınız karışırsa sizin için elimden geleni ardıma koymayacağım.
-Savcı bey beni yanlış anladınız.
Savcı memura seslendi.”Arabayı hazırla,gidiyoruz.”
Müdür gülümseyerek:
“Güle güle sayın savcım,yine beklerim”
“Ben bir daha buraya gelirsem seni görmeyeceğim.Çünkü sen burada olmayacaksın.”
***
Ergin yediği dayaktan sonra kendinden geçmişti.Genç adam:
-“Abi biraz daha döversek ölecek!”
-Daha ölmez,şunun pantolonunu indir.Bacaklarını da kıralım.Hemşire olan kadın da diğer adamla aynı görüşü savunuyordu.”Ölecek!”
Bir sopa sesi ve bir bağırma tekrar yankılandı.”Aaaa.”Duvarlarda haykırma sesleri ve acıdan çıkan ses bir süreliğine hemşirenin bile kulaklarını kapamasına neden oldu.Ergin’in o çok sevdiği takım elbiseleri kan içinde kalmıştı.O dayaktan,işkenceden yirmi dakika sonra aynı odaya patronları geldi.İçini çekerek:
-Bu benim hayatımda ki en sadist anım.Şu kanlara bak,güzel hemşire hiç bir şey anlamadı.Elini uzatarak şu adamı tanıyor musun?Hemşire:
-Tanımıyorum.
-Şimdi,eski hali olsa sana ağabeyin derdim ama artık o yarım insan.Onu kendi haline bırakacağım.Öldüğü yerde cesedini alacaksınız.Sakın ağabeylik duygun artmasın.Bu da senin sonun olur.Şimdi sen ailesine onun yaşadığını,kim olduğunu anlatacaksın.İnanmayacaklardır ama sen Ergin’in durumundan bahsedince emin ol sana hak vereceklerdir.Bu kadar edebiyat yeter.Zaten son edebiyat sayfamda yerde duruyor.Hemşire:
-Onun madem kız kardeşiyim.Neden?Neden onu öldürmediniz de işkence çektirdiniz?
-O benim ailemden birisini öldürdü.Hem seninde keyif aldığını düşünmüştüm.
-Ben o kadar cani değilim.
Ergin’i eski bir kasabanın deniz kıyısına yakın bir yere bıraktılar.Hemşire,aklından çıkaramadığı sesleri ve bildiklerini ailesine anlatmak için yola çıktı.
Denizin soğuk suyu Ergin’in vücuduna çarpıyordu.Her dalga çarpışında acısı biraz daha artan yazar artık ölümün onu beklediğini çok iyi biliyordu.