31.BÖLÜM
“Buradan çıkamazsın?”
“Öyle mi dersin?”
“İşini bitir ve git!”
Yaşlı adamın gözleri doldu.”Ben ömrümde çok düşman tanıdım ve bir çoğunu kendi ellerimle mezara gömdüm ama senin gibi aşağılık,ucuz ve kahpelik peşinde koşan birisini ömrümde ne gördüm ,ne de duydum?Bir insan bu kadar mı aşağılanabilir?”
“Ergin’i mi kastediyorsun?”
“Ne istedin lan!Civan gibi delikanlıdan.”
“Bu seni hiç ilgilendirmez.”
Süleyman Baba,onca terslemeyi hazmedemedi.Elindeki silahı TUNA ailesinin reisinin başına dayadı.”Beni öldürmen hiç bir şeyi çözmeyecek aksine her şeyi başlatacak!”
Bir silah sesi duyuldu.Yaşlı adam ölmüştü.Seyfi,Babaya bakarak:
-Çıkmamız gerekiyor.Burası birazdan kalabalık olacak.
-Ölümden korkumuz mu var?Hadi gidelim evlat.
***
Baş gardiyan,müdürün odasının kapısını kapadı ve Ergin’inde bulunduğu koğuşu denetime gitti.Kapıyı açmadan önce meslektaşına her şeyin yolunda olup olmadığını sordu.”Denetledim efendim.Koğuşta herhangi bir sıkıntı yok.”
“İçeriden şu yazarı çağır,müdürüm onu görmek istiyor.”
“Peki efendim.”
Koğuşun soğuk duvarlarında,çirkin sesiyle bir gardiyanın sözleri yankılanıyordu.
“Ergin AVCI,müdür bey seni görmek istiyor.”
Ergin yaslandığı yataktan kalktı.”Gidelim dedi.”
Müdür bey,yazarın mahkemesini hatırlattı ve içeride yaşananlardan sonra koğuşunun değiştirilmesini söyledi.
Ergin koğuşunda eşyalarını topluyordu.O sırada Baba,çoktan koğuşa varmıştı.
“Hayrola evlat.”
“Bilmiyorum Süleyman BABA.Müdürün talimatıymış.”
“Neden?Kim böyle bir talimatta bulunmuş?”
“Düşünüyorum ve beni öldürmek için böyle bir şey yapmış olabilirler.”
“Kim?”
“Hani sen bu gece dışarı çıkıp, o adamı öldürdün.İntikam baba.İntikam”
“Ulan!Sana burada destursuz selam verecek adamı ben kendim öldürürüm.”
“İş işten geçmiş olacaktır.”
“Üzme sen kendini.Ben her şeyi düşündüm.Orada Orhan isimli birisi var.Yalnızca benim ona selamımı söyle,zeki adamdır,hemen anlar.”
“Olur söylerim.Bu sırada işi olmayan şu kitaplarımı götürmeye yardım edebilir mi?”
***
Aslı:
-Yenge ne hissediyorsun?
Esra:
-Ne gibi?
-Yarın,dayım bir ihtimal beraat edilmezse ne olur.
-Şunu kafana iyi yerleştir Aslı.Onu ömrümün sonuna kadar beklerim.Onu çok ama çok seviyorum.
Şöyle bir içini çeken Aslı:
-Ne aşk ama.Kuzenime senin gibi bir yengeye sahip olduğum için teşekkür edeceğim.Senin yerinde başka birisi olsaydı mutlaka dayanamaz,ayrılırdı.
-Bu arada şu şey,ne oldu?
-Hangi şey?
-Anla işte canım.Bebek durumundan bahsediyorum.Bir kıpırdama var mı?
-Sana bir şey söyleyeceğim ama aramızda sır olarak kalacak.
-Tabi ki.
-Yarın söylemeyi düşünüyordum.Ergin özgürlüğüne kavuştuktan sonra iki sevinç birden yaşayacağız.
-İnanmıyorum.Tebrik ederim.
-Ama bak,Ergin’in hiçbir şekilde haberi olmayacak.
-Tamam söz.Bir kelime dahi söylemeyeceğim.Sana söz veriyorum.Mahkeme saat kaçta?
-Saat tam on ikide ama zaman şimdi hiç geçmek bilmez.
-O kadar bekledin.On iki saat nedir ki?
Ergin mahpushanede,Esra ve Aslı evlerinde,diğer aile fertlerinin beklediği gibi mahkeme saatini bekliyordular.