67
Köyde sabahları önce anneannem uyanırdı.Sonra ailenin tüm fertleri yavaş yavaş yataklarından kalkardı.
Emin ile beraber bir yandan çayımızı içerken diğer yandan da uçmakta olan güvercinlere bakıyorduk.Ergin:
“Hâlâ besliyor musun?”
Emin:
“Güvercinleri severim.Bana huzur verirler.”
Tam bu sırada beyaz bir güvercin yere düştü.Ayağında bir kağıt bağlıydı.Gülerek Emin’in yanına geldim.
“Güvercinlerin isimlerini mi yazıyorsun?”
“Hayır.”
“Tuhaf bir şey bu güvercin benim değil.”
“Kimin peki?”
“Bu cinsi daha yeni görüyorum.”
“Şu kağıdı bana uzatır mısın?”
Emin eline aldığı kağıdı Ergin’e doğru uzattı.Ergin çay bardağını bir kenara koyup yazıyı okumaya çalışıyordu.
İçinden diyordu:
“Kendi uydurduğun bir yalanı söylemek,başka bir ağızdan işitilip tekrarlanmış bir gerçeği söylemekten hemen hemen daha iyidir.Birinci ihtimalle sen bir insansın ikincisinde ise bir papağandan hiçbir farkın yoktur.Ve söyle devam ediyor.Sen kimsin?İnsan mısın yoksa papağan mı?”
Emin biraz düşündü.”Papağan olmadığına göre bu gereksiz yazı parçasını hayvanın niye bacağına asmışlar.”
Ergin biraz düşündükten sonra aklına hemen Dostoyevski’nin kitabındaki yazılar geldi.”Papağan..Papağan..Buldum bu kitapla bize bir mesaj gönderildi.”
Yazı iyice incelediğinde üzerinde sayfa paragrafları olan kısımlara baktı.”Keşke yanımızda şu eser olsaydı.”
Emin:
“İstersen çarşıdan getirtelim.”
“Yok kalsın dedi gülümseyerek benim aklıma başka bir şey geldi.Arabasının torpido gözünden kitabı eline aldı.Aslı daha geri götürmemiş.”
Emin:
“Ne işine yarayacak ki?”
“Belli ki bize bir şey anlatılmaya çalışılıyor.”
İlk paragrafta uzak durmaktan bahsediyor diliyordu.Diğerlerine de baktığında bu kitabın Rus edebiyatçısı tarafından yazılmadığını anladı.Bir başkası kitap üzerinde çalışmalar yapmış.Sayfaları karıştırırken prens ve prensesten bahsedildiğini görüyordu.
Aslı’yı yemek masasından çağırdı.Ergin:
“Bu kitabı nereden aldın?”
“Kitapçıdan.”
“Nasıl olur?”
“Bu kitap aracın içinde değil miydi?”
“Bir kitapçı başka bir yazarın kitabını nasıl taklit eder.Üzerinde nasıl bir oynama yapabilir.”
“Bu kitapçının adresini nereden buldun?”
Aslı’nın başını öne eğdi.
“Senin iyiliğin için araştırıyordum.”
“Sana nereden aldın dedim?”
“Doktorun,özel kliniğindeki sekreteri bana bu adresi vermişti.”
“Bir defada başınızı belaya sokmayın!”
“Adresi biliyorum.”
“Biz Emin ile beraber gidiyoruz.Sen gelmiyorsun.”
***
Emin arabayı kullanırken bir yandan da sohbet ediyordu.”Kim bu doktor?”
“Çok tehlikeli bir adam.Bana hastanede yapmadığı kalmadı.”
“Şimdi ne yapıyor?”
“Açığa alındı ve mahkemesi de olacak.Böyle insanlar cezasız kalmamalı.Buradan dedi,ilk gördüğün köşeden sağa dön.Aslı’nın bize verdiği adrese yaklaştık.”
Bir dükkan vardı ama içi boştu.Ergin ve Emin içeri girdiler.Duvarda ki yazılara bakıyorlardı.Kapının aniden kapanmasını fark edememişlerdi.Emin:
“Bu adam nerede eğitim almış?”
“Rusya ve Ukrayna’da olduğunu duymuştum ama tam bir baş belası çıktı.”
Emin bir an için tereddütte düştü.”Rusya mı dedin?”
“Evet.”
“Ergin bu adam bir Rus ajanı seni yok etmek için buraya gelmiş olabilir mi?.”
“Saçmalama burada da bir çok adam var.”
“Bence sen özellikle seçilmiş bir adamsın.Seni kolaylıkla ortadan kaldıracaklardı.Kaç tane yazar öldürüldü.Hiç mi aklına gelmedi?”
Ergin kapıyı açmak için elini kapının koluna götürdü.İleriye doğru denedi açmadı.Kendisine doğru çekti açılmadı.Emin ile yüz yüze geldikten sonra onları görüntüleyen kameraya baktı.
“Allah kahretsin.Kötü tuzağa düştük dedi.”
Emin:
“Şimdi ne yapacağız?”