BÖLÜM 44
Nalân, o güzel eteğiyle sofrada göz kamaştırıyordu.Biraz durgundu,birazda utangaç bir ifadesi vardı o güzel yüzünde.Babası kızına dikkatlice bakıyordu.
Çünkü yüz hattı ne zaman bu şekli alsa muhakkak bir şeyler gizliyordu.
Genç kız:
-Biraz daha balık almaz mıydın?
Ergin,kıza baktı.Şaşkındı,onca olan bitenden sonra hâlâ yaşıyor olması onun için çok heyecan vericiydi.Kibarca;
-Hayır,teşekkür ederim.Yemeklerin her biri bir birinden güzel olmuş.
Genç kız,babasına bakarak:
-Baba,bana adını söyledi.
-Ne?
-Adı Kerem imiş.
-Peki başka bir şey söyledi mi?
-Benden hoşlandığını söyledi.
-Ne?
-Baba onun kimsesi yok.Neden yanında çalışmıyor?
-Bu olamaz kızım.
-Ne olmaz?
-Elin adamına güvenemem.Ne malum sana bir şey yapmayacağından,iyileşti.Biraz daha dinlensin.Şöyle iki hafta kadar,onunla konuşacağım.Bir yolunu bulup gitmesini sağlayacağım.
-Bunu sakın yapma baba!
Kız ağlayarak sofradan kalktı.Reis yanılmıyordu.Hisleri çok kuvvetliydi.İçinden mırıldanıyordu.”Kızım,bu adamı seviyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.”
***
Esra sonunda hastaneden taburcu oldu.Elinde bebekle Aslı’nın park ettiği araca bindi.Aslı:
-Yenge bu ne güzellik,hamilelik seni daha güzel yapmış.
-Hadi oradan yalancı.
-Yalan söylemiyorum.
-Ergin’den haber var mı?
-Evde konuşuruz.
-Peki.
Esra,aracın içinde evin yeni sakiniyle konuşuyordu.
“Sen ayaklarını da mı sallıyorsun.”
Aslı dikiz aynasından Esra’ya bakıyor ve her defasında gülüyordu.”Belli ki yazar değil futbolcu olacak.”
“Bunu da nereden çıkardın?”
“Hani derler ya babası neyse oğlu da odur diye.O yüzden söyledim.”
“Bilmem.Belki de yazar olur.Kim bilir?”
O sırada yolun üstünde Abidin ve ortağını gören Esra,onları da arabaya buyur etti.
“Gideceğiniz yere kadar bırakalım.”
Abidin güldü.
“Yarım saattir bir otobüs bile geçmedi.Fırat ile öylece kaldık.”
Arabada Fırat,Aslı’nın yanında Abidin,Esra’nın yanında oturuyordu.Aslı:
-Siz orada ne yapıyordunuz?
-Ortağımla konuştum.Köyde kalacaksak para kazanmamız gerekecek.
Esra:
-Ne iş yapacaksınız?
Abidin:
-Fırat bir kerede balıkçılık yapalım dedi.Sonumuz inşallah hayırlı olur.
Fırat:
-Öyle değil.Lokanta kuracağız.Yol üstünde rakı,balık iyi gider diye düşündüm.
Zaten elimizden de başka iş gelmez.Tarlaya git,saatlerce çapa kaz.Bizim yapabileceğimiz bir iş değil.
Aslı:
-Çok iyi bir fikir.
Abidin:
-Neyse biz şu köşede inelim.Tekrar geçmiş olsun.Getirdiğiniz içinde ayrıca teşekkür ederim.
Fırat ve Abidin otomobilden indikten sonra Esra ve Aslı’da evlerine vardı.
Aslı eşyaları içeri alırken yengesiyle konuşuyordu.
“Yenge sen bu adamı bana kötü olarak tanıttın.Emin misin?Hiçte öyle birisine benzemiyor.Geldiğinden beri bize çok iyi davrandı.Hatta seni hastaneye götürdü.”
Esra:
“Belki de seneler evvelsi ki olaylar bize bunu yaşatıyor ama en yakın zamanda teşekkür yemeği yiyebiliriz.Mazide belki hatırlanacak iyi şeylerde vardır.”
Aslı:
-Peki yalnız mı olacaksınız?Yoksa Fırat’ta orada olacak mı?
Esra,hayrola dedi gülerek.”Fırat diyorsun.”
Aslı’da gülmeye başladı.
***
Ergin yine yalnız başına konuşuyordu.”Yalnızım,her zaman olduğu gibi..”Kapısı aralandı.Nalân,yerinde yatmakta olan adama bakıyordu.”Ben seni çok seviyorum dedi ve aniden yere yığıldı.Ağzından beyaz beyaz köpürcükler çıkıyordu.Ergin yine aynı şaşkınlığıyla etrafına bakınıyordu.