BÖLÜM 36
Hapishane önüne getirilen üç adam vardı.Yılmaz TUNA,Arif ASLAN ve Suat MURATOĞLU,askerler tarafından içeriye koğuşa alınıyorlardı.Baba içeride tedirgindi.Seyfi:
-Sence kim öldürmüş olabilir?
Baba:
-Hepsinin payı var ama ben tetiği çeken o eli kıracağım.
-Sana bir şey söylemek istiyorum.
-Ne söyleyeceksin?
-Ben bu Yılmaz’ı iyi tanıyorum.
-Nereden?
-Aynı yerde görev yapıyorduk.Askerde onun çavuşuydum.
-Yani.
-Çok iyi bilirim onu dediğim gibi,o adam vuracak bir insan değildir.
-Tamam,bunu bildiğim çok iyi oldu ama sen yinede dikkat et Seyfi.
-Olur,dikkat ederim.
***
Hemşire kız,Aslı’ya baktıktan hemen sonra yerde baygın olan Esra ile ilgilendi.
Her defasında “bana inan o yaşıyor!”Diyordu.Genç kadın şişman vücuduyla olan biteni anlamaya çalışıyordu.
“Oda dönüyor.”
Hemşire kız:
“İyi olacaksın.”
“Aslı nerede?”
“Buradayım yenge.”
“Gazetedeki haber doğru mu?”
Kapının zilini bu kez emniyet müdürlüğünden gelen polisler çaldı.
“Ergin AVCI’nın evi burası,öyle değil mi?”
Aslı:
“Evet.”
Esra kendini toparlamaya çalışıyordu,çünkü birazdan ona çok esrarengiz bir olay anlatılacaktı.
Polis:
-Gazeteleri okumuşsunuz ama bunların hepsi yalan haberdir.
Esra:
-Bana doğru haberi söyleyin.
-Hanımefendi,doğru haberi bizde bilmiyoruz.Ergin AVCI kaçırıldı mı?Yoksa kaçtı mı?
Aslı:
-Sizin mahkemeden haberiniz yok mu?Onu serbest bıraktılar.Bu mektup daha dün geldi.Siz hâlâ kaçtığından bahsediyorsunuz?
-Malumunuz,mahkum çok özel birisidir.Bir de yerini bir şekilde tespit edebilseydik çok iyi olurdu.
-Nasıl tespit edebilirsiniz ki?
Hemşire kız:
-Cep telefonuyla olabilir.
Aslı:
-Çok iyi akıl ettin.Cep telefonu.
Polis:
-Onun mahkum olduğunu biliyordum.
-Zamanında yanında tutuyormuş.
Esra:
-Bende numarası var.
-Pekala telefon kayıtlarından yerini öğrenmeye çalışacağız.Siz bizden haber bekleyin.
Hemşire kız:
-Bakın üzülmeyin ağabeyimi bulacaklar.
Esra ağlamaklı bir yüz ifadesiyle:
-İnşallah onu bulurlar.Onsuz ben yapamam,yaşayamam.
***
Baba,Orhan’ın koğuşuna öyle bir girdi ki gardiyanlar bile korktu.”Hangi şerefsiz yapmış Orhan!”
“Suat olanı baba.”
“Sen,benim canımı kurtardığı adamımı nasıl öldürürsün.Hem de işkenceyle.”
“Baba biz ettik sen etme.”
“O da size böyle söyledi mi?”
Hepsi başını yere doğru eğdi.Seyfi:
-Seni iyi bilirdim Yılmaz.Sen nasıl olurda bu işlere bulaştın?”
-İzniniz olursa konuşmak istiyorum.
Baba:
-Konuşabilirsin.
-Beni de korkuttular.Seyfi:
-Senin bir de çocuğun vardı öyle değil mi?
-Çocuğum olmasa böyle pis işe bulaşır mıyım?
Kafasını önce Suat’a çevirdi,sonra Süleyman Babaya baktı.
“Sizden affımı istiyorum.”
Baba,Seyfi’nin de ona anlattıklarından sonra olaya adı geçen bu adamı affetmeye karar verdi.
“Sen daha beni tanımıyorsun.Birazdan sana kendimi tanıtacağım.Önce ayağa kalk ki beni yerde değil ayakta dinle.”
Yılmaz,babanın eline sarıldı.”Emret Baba!Söz bir daha böyle bir şey yapmayacağım.”
Babanın o an ki hali hakime benziyordu.Şimdi birini aradan çıkardı ama onun yerine kimi koyacaktı.”Suat dedi.”
“Sen bana acıların en büyüğünü yaşattın.İşkenceyi sende gördüm!Sen şimdi gel bende acıyı gör!”