Beynimdeki KARA LEKE-Yazı DİZİSİ
  74.Bölüm
 

                                                   74

 

 

  “İnsanları hızlıca ambulanslara doldurdular.Tek hatırladığım baş ucumda bir hemşirenin olmasıydı.”

 

  Depremin yaşanılmamasından on dört saat öncesi Esra içeride yemek yapıyordu.

 Aslı ise televizyon muhabirinden depremle nasıl yaşanılacağı hakkında bilgi topluyordu.

 “Olacakmış diyorlar.”

 Esra:

 “Evet ama biz önlemimizi aldıktan sonra hiçbir şey olmaz.”

 “Büyük konuşmamak lazım.”

 “Ergin seni bugün hiç aramadı mı?”

 “Hayır,Emin ile beraber bir yere uğrayacaklarmış.”

 “Ispanaklı böreği sever mi dersin?”

 “Evet.Hem de çok sever.Bende severim.”

 

 

                                              ***

 

 

   Ergin evine vardığında böyle bir önemli konuyu yemekte konuşuyorlardı.

 “Bu çok hassas bir konudur.”

 Aslı:

 “Seninle aynı fikre sahibim.”

 “Deprem ihmale gelemeyecek kadar tehlikeli,çok şükür ki halkımız bu konuda çok duyarlı.”

 Esra:

 “Hayatım sen bu hafta köşene birazda gündemdeki bu konuyu yazamaz mısın?”

 Ergin:

 “Tabi ki yazarım.Hatta bu çok iyi olur.On yedi ağustos depreminden bulduğum birkaç yazıyı da örnek olarak alabilirim.”

 “Çok insanımızı kaybetmiştik.”

 “Maalesef evet.”

 

 

 O gece Esra’ya tekrar aynı yaşananları anlatmaya çalıştım.Ergin:

 “Sevgilim,sana verdiğim sözü bir kereliğine yerine getirmesem ne çıkar?”

 Esra:

 “Peki sonuçlarına katlanabilecek misin?”

 “Her zaman.”

 “Sana söyleyecek bir kelime bulamıyorum Ergin.Bence uyumanın tam zamanıdır.”

 “Esra..” Dedi başını eğerek.

 

  Ergin aklından geçirdiği diyalogları tekrar ederken kapı açılıverdi.Esra yatak odasına girdi.Ergin:

 “Esra.Sen?”

 “Söyle canım.”

 “Önemli değildi.”

 “Ergin sen iyi misin?Bu günlerde pek iyi gözükmüyorsun.”

 “İyiyim.Kerem yattı mı?”

 “Benim tatlı oğlum bugün hiç sorun çıkarmadı.”

 “Yatalım artık.Yarın yorucu bir gün olacak.”

 “Peki saatini kaça kurmamı istersin.”

 “Yedi olabilir.”

 

 

 Saat sabaha karşı beş buçuktu.Ortalık çoktan aydınlanmıştı ama evin altı hafiften sarsılıyordu.Birinci sarsılma hafiftendi.İkincisi ise hem Aslı’yı hem de Ergin ve Esra’yı uyandırabilecek kadar kuvvetliydi.

 Aslı:

 Telaşla bağırdı.”Yenge!”

 Ergin soğukkanlılığını koruyarak:

 “Bu taraftan yavaşça çıkabiliriz.”

 “Çok sarsıldık.”

 Esra,bebeğini kucaklayarak aniden odadan çıktı.”Nereye gideceğiz?”

 Aslı:

 “Geçti galiba.Bir şey yok gibi ama insanlar dışarıya çoktan dökülmüş.”

 Ergin el işaretleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.:

 “Tamam.O zaman aşağı iniyoruz ama şimdi kimse panik yapmadan yavaşça aşağıya inecek.”

 Esra:

 “Asansör.”

 “Hayır bu çok tehlikeli olur.”

 Aslı:

 “Tamam çıkalım.”

 “Siz çıkmaya başlayın.Ben geriden geleceğim.”

 “Neden?”

 Esra:

 “Gemiyi en son kaptanı terk eder.”

 Aslı:

 

“Anlamadım.”

“Anla işte canım.Evimizin reisi bizim arkamızdan gelecek.”

 

 

 Üçüncü artçı deprem her şeyi bitirmişti.Ergin gözleriyle koskoca binaların çöktüğünü gördü.Kendi binaları da o  sırada yavaşça çökmüştü.

 

 Dışarıda olan insanlar yardım çığlıkları atıyordu.AVCI ailesinin fertleri de diğer insanların kaldığı üzere beton ve toz yığınlarının altında kalmıştı.

 

 
  Bugün 50 ziyaretçi (67 klik) kişi burdaydı! Ergin AVCI 2020@COPYRIGHT  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol