BÖLÜM 35
Öfkeli babanın konuşmaları odanın her yerinden yankılanıyordu.
“Kime ne yaptın dedin?”
“Sana şimdi söylüyorum baba.Onu işkence yaparak ölüme terk ettim.”
“Bunu hak eden ne yaptı?”
“Benim amcamı öldürdü.”
“Kim dedin?”
“Ergin AVCI”
Kızaran surata birde tokat geldi.Adam,öfkeyle babasına bakıyordu.
“Benim haberim olmadan nasıl böyle bir şey yaptın?Nasıl?”
“Baba ben büyüdüm.Bırak ta kendi işlerimi yürüteyim.”
“Sen daha hamursun benim gözümde,hangi işlerden bahsediyorsun?”
“Ben hamurluktan çoktan çıktım.”
“Kendine şekil veremeden başkasına şekil vermişsin.”
“İyi etmemiş miyim?”
“Alt etmişsin.Hem de her şeyinde içine de etmişsin.Oğlum sana bu adama kim dokun dedi.”
“Amcam ölmeden önce vasiyet bırakmış.Onun vasiyetini yerine getirmeyeydim mi?”
“İyide evladım,Ergin AVCI bu ülkenin sayılı yazarlarından,onu vurman demek tatilini hapishanede geçirmen demek.”
Adam içinden mırıldanıyordu.”Ölmemiş olabilir.”
“Ne birde bana hâlâ hayatta olabileceğini mi söylüyorsun?”
“Ölmüştür,hem onu o ıssız yerde kimse bulamaz.”
“Hata üzerine bir hata daha.Ben sana işini bitirmeyi öğretmemişim.Sen şimdi o adamı öldürmedin ya,yarın o adam senin karşına dikilir kalem tutan elleriyle her gün oturduğun bilgisayarının başına gelip eline silahı alıp,o bilgisayarı kanınla boyar.”
“Yapamaz.”
“Benimde bilmediğim,senin bildiğin ne var?”
“Onu öldüresiye dövdük.Hayatta kendine gelmez.Bana bir sefer dahi olsa inan baba!”
“Evet,sana inanacağım ama nasıl biliyor musun?”
“Nasıl baba?”
“İşini bitirdiğin zaman.”
“Baba,o adamı nerede bulayım,bir yere attık gitti.”
“Cahil cahil konuşup ta benim canımı sıkma.Benim her şeyden haberim var.Ankara’dan bu yüzden geri döndüm.Tanıdıklarım bu olayı kapatacaklar ama bir şartım var.”
Adam daha babasının anlatacaklarını dinlemeden kabul etti.
“Emret baba.”
“Senin bu içeride ki adamı tek başına öldürmeni istiyorum.”
“Kim?”
“Alemin nam salmış kabadayısını,Süleyman’ı öldüreceksin.”
“Onunla bir alıp veremediğimiz yok ki.”
“Amcanı hâlâ Ergin’in öldürdüğünü mü düşünüyorsun?”
“Süleyman.Onu yaşatmayacağım ama bu adam bizimle niye uğraşsın ki?”
“Benim ittifak yaptığım adamlar Süleyman’ın birinci dereceden düşmanı olduğu için.Ben o geceki koğuş kayıtlarına bir şekilde baktım.O içerideydi.Sadece o gece Seyfi isimli çocukla amcanı öldürmeye gitmişti.”
“Ben o Seyfi’yi iyi tanırım.Tamam baba,içeriyi hazırlasınlar,teslim olacağım.”
“Oğlum sakın hata yapma,bunlar çok tehlikeli adamlardır.Ergin’in senin tarafından işkence edildiği bilinmeyecek,sadece adın o söylentilere karışacak.”
“Onu kendi koğuşunda mı öldüreceğim?”
“Hayır.Orada bir tanıdığım var.Adı Orhan,onun yanına gideceksin.Kısa zamanda önce Seyfi’yi sonra Süleyman’ı öldüreceksin.”
“Emredersin baba.”
“Bu olay benim canımı çok sıktı.”
“Ne zaman teslim olacağım.”
“Hâlâ karşımda mı duruyorsun?Hadi git bakalım.”
***
Sabah olmuştu,hemşire kız uyanmıştı.İçeriden tazecik ekmek kokusu geliyordu.
Esra:
-Uyandın mı?
Hemşire kız:
-Evet.Size anlatacaklarım vardı.
-Önce kahvaltıyı yapalım o sırada anlatırsın.
-Peki.Diğer bayan nereye gitti.
-Gazete almaya.
Aslı elini ağzına dayamış koşa koşa eve yaklaşıyordu.Esra:
-Ne oluyor Aslı?Sen kendinde misin?
-Yenge gazeteye bir bak.
Gazetenin sür manşetinde “Ergin AVCI’yı kaybettik.Başımız sağ olsun.Yazarımız bir süre ortalıklarda yoktu.Kayıp haberlerini beklerken geçen gece Suat MURATOĞLU,her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatıp,adalete teslim oldu yazıyordu.” Esra gazeteyi elinden düşürdü.Hemşire kız şaşkınlıkla hem Aslı’ya hem de Esra’ya bakıyordu.
Esra kararan ağlamakta olan gözleriyle hemşire kıza baktı sonra başı döndü ve yere yığılıverdi.Aslı kapının ağzında tüm bu olan bitenlere bir anlam vermeye çalışıyordu.Bir çığlık attı.”Olamaz..Olamaz..Olamaz..”