- 52 -
“Sadece karar vermeni bekliyorum.Eğer isteklerimizi kabul etmezsen,ailenden her isteğimiz karşılığında bir kişiyi öldüreceğiz.”
Ergin gözleri kana bulanmış adamların isteklerini dinliyordu.
“Bundan sonra bizim için çalışacaksın?Doktor çok rahat gözüküyordu.Onca yıl insanların hayatlarını kurtaran adam şimdi karşısına aldığı adama kimin yaşayıp yaşamaması gerektiğini soruyordu.”
“Sadece sizin kim olduğunuzu çok merak ediyorum”
“Yakında öğreneceksin.Elimizde Esra,Aslı ve tanımadığın iki insan var.”
“Kabul dedi.Başını yere doğru eğdi.Nalân ve Reis’i bırakın,onların bu olanlarla hiçbir alakası yok.”
“Senin zeki bir insan olduğunu düşünüyordum.Seni bulmamızı sağlayan kişileri serbest bırakmamızı istedin.Pekala dediğin gibi olsun.Kızı ve adamı bırakın!”
“Peki burayı nasıl buldun?”
“Kız telefon kartını kırmamıştı ki..”
Nalân,babasına yalvarıyordu.”Benim yüzümden bir çok sevdiği insanı kaybedecek.Bir şey yapalım.Polise haber verelim.”
Reis,kızının üzgün gözlerine baktı.”Ah kızım,bu adamlara bizim gücümüz yetmez.Biliyorum,benimde elim kolum bağlı ve hakikaten bu olanlara çok üzülüyorum.Üzülmekten başka da elimizden bir şey gelmez.”
“Ergin’in ellerini kollarını bağladık.Baba biz çok kötü bir şey yaptık.”
Ergin siyah bir araca bindirilerek oradan uzaklaştırıldı.Reis ve Nalân hâlâ olanlara anlam veremiyordu.
***
Abidin’in başında ki silah Esra’nın uyanmasına kadar kafasında tutuluydu.
“Sen” dedi Esra sevinçle.”Senin burada ne işin var?”
Adam ışığı yaktı.Abidin,ortağı Fırat’ı görünce çok şaşırdı.Fırat:
”Olanlara hep göz yumdum ama bu sonuncusuydu.”
“Elindeki su tabancası değil,sana onu bırak dedim.”
Abidin yüksek bir sesle bağırarak ayağa kalktı.O sırada silah ateşleniverdi.
Abidin yere yığıldı.Esra:
“Fırat,ne olursun gidelim?”
“Hayır bir telefon bekliyorum.”
“Kimden telefon bekliyorsun?Burada neler oluyor?”
“Ergin AVCI’nın yerini tespit edip yakalamışlar.Bana telefon gelecek ve ben sadece onların dediklerini yapmakla yükümlüyüm.Eğer hata yaparsan seni de öldürürüm.”
Fırat,bir asker gibi davranıyordu.Esra ise telefonun gelmesini bekliyordu.
***
Sabah olmak üzereydi.Aslı,nerede olduğunu düşünüyordu.Her yer karanlıktı.Kapıya kulağını dayayıp avazı çıktığı kadar bağırıyordu.”Burada kimse yok mu?Lütfen yardım edin!”
Çıkardığı ses tüm odalarda yankılanıyordu.Aslı’nın da kaldığı yer eski kimsenin gelemeyeceği bir oteldi.Issızdı ve orada sadece kendisi vardı.Yardım çağrılarına kimsenin gelmemesine şaşırmıyordu.Genç kız kimseyi suçlamıyordu.Dizleri üzerine çöküp yardım bekliyordu.Kaçırılmadan önce kulağına fısıldanılan prenses kelimesini düşünüyordu.
Uyuyan prenses,Aslı’nın kendisiydi.O,şifrelenen bir kodun parçası olmuştu.Artık attığı her adımı izleyeceklerdi.