BÖLÜM 40
“Sen köyde ne arıyorsun?”
“Affedersin ama tanıştığımızı zannetmiyorum.”
“Adım Abidin.Kardeşinin eski bir arkadaşıyım.”
“Peki seni buraya getiren neden nedir?”
“Bir parça huzur.”
“Huzuru köyde mi bulacaksın?”
Ortağı o sırada özür diledi.”Affedersin,kusura bakma,bilmiyordum.”
“Bir daha olmaması şartıyla özrünü kabul ediyorum.”
Daha sonra ortağının kulağına fısıldadı.”Bu adam kim?”
“Yusuf AVCI.Ergin’in kardeşidir.”
“Tam zamanında geldik,öyle değil mi?”
“Öyle tam zamanında geldik.”
***
“Baba,koş kendine geliyor!”
“Demek günü geldi.”
Kız,yazara baktı.”Şükürler olsun.Bir ara uyanmayacaksın sandım.”
Ergin’in başı dönüyordu.Etrafındakileri bile iyi göremiyordu.
Reis:
-Kızım,doktoru çağır!
-Peki baba.Hemen çağırıyorum.
Reis:
-Sonunda kendine gelmeyi başarabildin.
Ergin:
-Siz kimsiniz?
-Buranın balıkçısı.
-Ben neredeyim? Başım niye çok ağrıyor?
-Ben doktor değilim.
Yazar elini bile kıpırdatamadan tekrar bayıldı.
***
Yılmaz,hapishanede babasının da ona tembihlediği gibi önce Seyfi’yi öldürmek için sakladığı bıçağını yattığı yatağın altından çıkardı.”Zamanı geldi.Hepsini öldüreceğim dedi.”
Baba,Seyfi’ye seslendi:
-Çay hazır mı?
-Şeker kalmamış,şu gardiyanlardan isteyeceğim.
-Elini çabuk tut.
Seyfi o sırada gardiyanla konuşurken yanına Yılmaz geldi.”Seyfi seninle bir şey konuşmak istiyorum.”
Seyfi:
“Olur.Konuşalım ama ben şunları ocağa götüreyim.”
“Çok önemli ama,mutlaka dinlemelisin.”
Seyfi arkasını Yılmaz’a doğru döndü.İçeriden birisi ona sesleniyordu.”Abi koş!Baba rahatsızlandı.”
Yılmaz o anda elindeki bıçağı tekrar gömleğinin koluna iliştirdi.”Ne şanslı adammış?”
Baba koğuşta kalbini tutuyordu.Seyfi:
“Gardiyan!Reviri hazırlayın adam ölüyor.”
***
Abidin:
“En sonunda köyünüze varmayı başardık,buranın değişik bir havası var.”
Yusuf:
“Öyledir.Güzel bir köydür.”
“Bak sana bir şey sormak istiyorum.”
“Sorabilirsin.”
“Esra nerede kalıyor?”
“Neden sordun?”
“Çok uzun zaman oldu onu görmeyeli.”
“Pekala yalnızca benim yanımda konuşacaksın.”
“Zaten çok özel bir şey konuşmayacağız.”
“Senin isminin Abidin olduğunu öğrendikte arkadaşının ismi öğrenemedik.O bana çok soğuk bakıyor.”
“Fırat.”
“Benden çekinme,otobüsteki bağırışım içinde kusura bakma.Biraz sinirli bir yapım var.”
Fırat:
-Önemli değil.Unuttum bile.
-Sevindim.
Parmağınla işaret ederek:
“Evet.Onların kaldığı eve geldik.”
Abidin:
-Onların mı?
-Aslı ile beraber kalıyor.
-Anladım.Yalnızlık zor olmalı.
-Bunu ona sorarsın?
Yusuf elini kapıya dayadı.”Size misafir getirdim.”
Fırat ve Abidin ayakta bekliyorlardı.
***
Ergin’in başında bekleyen kız babasını görünce çok sevindi.
“Demek doktoru getirdin.”
“Evet.”
Doktor,yatan hastanın gözlerini kontrol etti.
“İyi,hem de çok iyi.”
Reis:
“Buna sevindim.”
Doktor:
-Ama hafızası yerinde olmayabilir.Şimdiki gözlemlediğim tepkiler bunlar ama uyandığında tekrar muayene ederim.Size kesin bir şey söylemem için hastanın uyanmasını bekleyeceğiz,başka bir şey yok!
Ergin gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı.Reis içini çekerek:
“Oh be!Sonunda kendine gelebildin.Şimdi söyleyecek misin sen kimsin?”
Ergin başını ovuyordu.
“Ben,ben kimim?”
Doktor:
“Her şey belli oldu.Hasta kısa bir süreliğine hafıza kaybı yaşayacak ama mühim değildir sonra düzelecektir.”
Genç kız:
“Hafıza kaybı mı?”